Dünya Diyabet Günü
Dünya Diyabet Günü 1921 yılında insülini bularak şeker hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig'in doğum yıl dönümü anısına, her yıl 14 Kasım'da Dünya Diyabet Günü düzenlenerek, çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) her 2 senede için bir sloganla Diyabetin değişik bir yönüne dikkat çekmeye çalışmaktadır. 2018-2019 yılları için saptanan slogan “Aile ve Diyabet”tir. Gerçekten de şeker hastalığı, sadece ortaya çıktığı kişileri değil o kişinin ailesini, iş veya okul arkadaşlarını, komşularını kısacası tüm yakın çevresini de etkilemektedir. Bu nedenle yapılan eğitimler, sadece hastalara değil hasta yakınlarına yönelik de olmalıdır.
Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan bir toplum sağlığı problemidir. 2017 verilerine göre tüm dünyada 18-99 yaş arasında yaklaşık 451 milyon diyabetik hasta vardır. Bu sayının hastalığın aynı hızla ilerlemesi halinde 2045 yılında 693 milyona yükseleceği öngörülmektedir. Ülkemizde ise 2000 yılında yapılan bir taramada 20 yaş ve üzerindekilerde % 7.2 oranında diyabetik ve bir o kadar da gizli şeker hastası olduğu gösterilmişken bu oran 10 sene sonra % 13.4’e yükselmiştir. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte en bilinenleri toplumun giderek daha şişman hale gelmesi, kötü beslenme, günlük hayatta ve tüketilen hazır gıdalarda kullanılan bazı madde ve kimyasalların olumsuz etkileri, hareketsizlik, psikolojik streslerdir.
Şeker Hastalığı, kan şekerinin yüksek olması halidir. Ayrıca buna küçük ve/veya büyük damar hastalıkları da eklenerek akut veya kronik komplikasyonlar oluşur. Açlık kan şekerinin en az iki kez 126’nın üzerinde veya günün herhangi bir saatinde kan şekerinin 200’ün üzerinde ölçülmesi Şeker Hastalığı tanısı koydurur. Açlık kan şekerinin 100-126 arasında olması, 2. saat tokluk kan şekerinin 140-200 arsında ölçülmesi ise Gizli Şeker (Prediyabet) olarak adlandırılır. Ancak bu durum da, aşikar Şeker Hastalığı kadar, özellikle damarlar üzerine zarar verici bir durumdur. Bu seviyede iken tanı konulup önlem alınması ve gerekiryorsa tedavi verilmesi, hastalığın yan etkilerinin oluşmasını engelleyebileceği gibi aşikar Şeker Hastalığına ilerlemesi de önlenebilir. Bu nedenle ailesinde erişkin tip Şeker Hastalığı olan kişilerin aralıklarla kontrol edilmesi çok önemlidir.
Erişkin tip Şeker Hastalığı (Tip 2 Diabetes Mellitus), daha ileri yaşlarda ortaya çıkar ve insülin salınımının veya salgılanan insülinin yapısının bozuk olması ve mevcut insüline vücutta direnç olması (İnsülin Direnci) sonucunda kan şekerinin düşürülmesinde zorluk vardır. Genetik olarak aileden geçer ve başta kilo alımı olmak üzere araya giren ağır psikolojik travmalar, ağır operasyonlar veya ciddi enfeksiyon hastalıkları ya da kullanılan bazı ilaçlar ile hastalık aşikar hale geçer. Şeker hastalarının % 90-95’ini oluşturur. Yaşam tarzı değişiklikleri, doğru beslenme ve egzersiz ile buna eklenen ağızdan kullanılan ilaçlar ve insülin kombinasyonları ile tedavi edilir.
Genç Tipi Şeker Hastalığı (Tip 1 Diabetes Mellitus) ise çocukluk yaşlarından itibaren genç yaşlarda görülür. Pankreasın tamamen harabiyeti sonucunda insülin üretiminin olamaması sonucuda ortaya çıkar. Mutlaka insülin ile tedavisi gereklidir. Hastaların % 5-10’unu oluşturur.
Şeker Hastalığında genel olarak kan şekerinin yükselmesine bağlı belirtiler olan çok ve sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, bunlara bağlı olarak çok su içme, bulanık görme, ellerde ve ayaklarda uyuşma, yanma, karıncalanma, veya üşüme hissinin olması, halsizlik, yorgunluk, sıvı kaybına bağlı kan basıncı düşmesi ve baş dönmesi, nedensiz ve iştah iyi olmasına rağmen kilo kayıpları, yaygın cilt ve kadınlarda genital kaşınmalar, kolay enfeksiyon gelişmesi veya oluşan enfeksiyonun kolay iyileşmemesi sıklıkla tanı konulmasına ya da hastalıktan şüphelenilmesine yol açar.
Şeker Hastalığının tadavisinde, bütün diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi, takip çok önemlidir. Hastanın kendi açlık ve 2. saat tokluk kan şekerlerini, şeker ölçüm çubukları ile takip etmesinin yanı sıra, her şeyin yolunda gittiği bir hastada 3 ayda bir damardan açlık ve tokluk kan şekeri ile HbA1c(glukohemoglobin) denilen 2-3 aylık kan şekeri durumunu gösteren tetkiklerin yaptırılması, 6 ayda bir diğer kan tetkiklerinin değerlendirilmesi ve genel muayeneden geçmesi, senede bir kez de bütün bunlara ilaveten göz dibi muayenesi ile böbreklerin özel olarak incelendiği idrar tetkiklerinin yapılması çok önemlidir.
Hastalık ortaya çıktıktan sonra, özellikle de uygun şekilde takip ve tedavi edilmediği zaman bazı kronik komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Orta ve büyük damarlarda oluşan daralmalar sonucunda kalp krizi, kalp yetmezliği, beyin kanaması veya beyin damarında tıkanma, bacak damarlarında tıkanma gelişebilirken, küçük damarlardaki hasara bağlı olarak göz arkasında kanama, böbrek yapı ve fonksiyonlarında bozulma, sinir sisteminde hasarlanma ve erkeklerde sertleşme problemleri görülebilmektedir. Bunların oluşmasına katkısı bulunan fazla kiloluluk, kan basıncı yüksekliği, kan yağlarında yükseklik gibi durumların tedavisi de, kan şekerinin düşürülmesi kadar önem taşımaktadır. Çünkü Şeker Hastalığı tedavisi sadece yüksek olan kan şekerini düşürmekten ibaret değildir.