SESSİZ KALP KRİZİ

Kalp krizleri her zaman klasik göğüs ağrısı, genel durum bozulması gibi gürültülü tablolarla ortaya çıkmaz. Çeşitli nedenlerle tetkik edilirken tesadüfen daha önce kalp krizi geçirdiği ortaya çıkan hasta sayısı az değildir. Bazen de başka nedenlerle incelenirken koroner anjiyo veya tomografik anjiyo yapıldığından önceden bir veya birden fazla koroner damar dallarında tıkanıklık olmuş hastalara rastlamaktayız. SESSİZ KALP krizi dediğimiz bu durumlar aslında hiç de az değildir. Kalp krizlerinin neredeyse % 30 ‘u sessiz seyreder. Sessiz kalp krizlerinde genellikle hasta her zaman herkeste olabilecek şikayetlerle karşılaşır. Yorgunluk, halsizlik hissi, hazımsızlık, omuzlarda boyunda kulunç zannedilen hafif ağrılar, bir süre tansiyonun düşük seyretmesi, her zaman sorunsuz yapılan aktivitelerde performans bozukluğu gibi gayet sıradan, önemsenmeyen belirtiler olabilir. Sessiz kalp krizi şeker hastalarında daha sık görülür. Kalp krizi gibi yaşamı tehdit edebilen sonuçları olan bir problemin sessiz sedasız olup geçmesi iyi bir şey olarak düşünülebilir. Ancak sessiz kalp krizi geçirmiş hastaların bir süre sonra kalp yetmezliğine girdikleri veya daha büyük ve tehlikeli ikinci bir kriz geçirdikleri de seyrek olmayan durumlardır.

Her zaman söylediğimiz gibi kalp hastalığı açısından ne kadar risk altında olduğunuzu bilmek çok önemlidir. Ailenizde erken yaşlarda kalp krizi geçiren, baypass ameliyatı, stent öyküsü olan veya aniden yaşamını kaybetmiş birileri varsa aile hikayeniz pozitif kabul edilir. Aile hikayesi belki de en önemli risk faktörüdür. Onun dışında sigara, yüksek tansiyon, yüksek kan yağları, şeker hastalığı, şişmanlık, hareketsiz yaşam, yüksek stresli ortamlar en bilinen diğer risk faktörleridir. Genetik mirasınız dışında diğer bütün risk faktörleri yönetip azaltılabilir. Tabi bu önlemleri günün birinde değil de, damarlarda darlık/tıkanıklık olmadan önce yapmak riskleri çok daha azaltır. Risklerinizi öğrenin onları yönetin.

Bu gönderiyi paylaş