DEPREMLER VE RUH SAĞLIĞI

Bir kez daha çok ağır belki de yüzyılın en ağır afet felaketi ile karşı karşıyayız. Hepimiz elimizden geldiği kadarıyla yardım etmeye, taşın altına elimizi koymaya çalışıyoruz. Bu yazının en başında söylemek zorunda olduğum husus belki de öneriler kısmında ele alınması gereken bir konu. Fakat önemi nedeniyle ister psikiyatrist olun ister psikoterapist veya spiritüel yaklaşımcı ister gönüllü destek veren biri olun, asla “ANLIYORUM” dememeniz, demememiz gerekecek kadar zor bir durumla karşı karşıyayız.

Bu bir süreç ve farklı zamanlarda sorunun mental açıdan farklı açılarıyla karşı karşıya olacağımız bir süreç. Özetlemek gerekirse;

Kriz olay başlangıcı                           Zaman                                    Etki

Şok, inkâr, öfke, yas                                       Olay anı, ilk saat ve günler           Acil durum / kahramanlık
Akut stres bozukluğu                                     ilk 30 gün                                            Uyum
Travma sonrası stres bozukluğu                3 ay                                                       Hayal Kırıklığı
Geç başlangıçlı TSSB                                       6 ay                                                       Hayal kırıklığı ve depresif belirtiler
Kriz olayı yıl dönümü                                     1 yıl                                                       Anmaya geçiş
Karmaşık (patolojik) yas                               1 yıldan sonrası                                Yeniden uyum ve yapılanma
Gecikmiş TSSB
Depresyon                       

Bu basitleştirilmiş tabloda da görüldüğü üzere, afetlerde psikolojik destek sadece ilk anda değil sürecin tamamında sürdürülmesi gereken bir destek olup sosyoekonomik düzenlemeler kadar afetin ilk anından itibaren başlaması gereken ve organize olmayı gerektiren bir süreçtir.

Sürecin başından itibaren biz çalışanlar olarak hem yaşanan afet hem de bundan sonra yaşanacak benzer durumlar adına organize olmayı, koordinasyonu ve sınıflama /ayrıştırmayı (“triaj”) öğrenmemiz gerekmektedir. Özellikle afetin yaşandığı ilk andan itibaren, sahada yapılacak bu çalışmalarda, bunu birinci basamak yardım olarak adlandırabiliriz, sadece hekim, psikolog, hemşire, sosyal hizmet uzmanları değil, bu konuda temel eğitim almış herkes tarafından destek sağlanabilir.

Bu desteğin sağlanmasında her şeyden önce iyi bir dinleyici olmak, aktif ve girişken, çözüm odaklı bir davranış izlemek çok önemlidir. Temelde yapılacak aktif bir dinlemede, mümkün olabildiği kadar en temel rahatsız edici, duygu düşünce veya davranışa odaklanmak, sorunun bütününü çözemeyeceğimizi bilerek en azından yaşanan olumsuzluklardan birini gidermeye yönelik bir davranış içinde olmak, klişe konuşmalardan kaçınmak, örnekler vermekten kaçınmak en önemli yaklaşım şekli olmalıdır.

Bazen bir tek görüşmenin bile (kişiye bağlı olarak 10 -120 dakika arası) daha sonraki bir travma sonrası stres bozukluğunu önleyebileceği gerçeği daha önce yapılan çalışmalarda gözlenmiştir. Özellikle, sağlık personeli dışında sürece katkıda bulunan gönüllü görüşmecilerin psikiyatristler ve psikologlar tarafından desteklenmesi koruyucu ruh sağlığı açısından da önemli bir ayrıntıdır.

Depremzedelerin hayatlarını en çok etkileyen belirtilerin ilk sıralarında deprem korkusu nedeniyle gelişen KAÇINMA davranışı gözükmektedir. Mağdurların başka maddi manevi sıkıntıları, can kayıpları yanında ruhsal sıkıntılarını göz ardı ettikleri bilinmektedir. Özellikle yapılacak kriz görüşmeleri bireysel olduğu kadar grup tarzında da olmalıdır. Afetzedelerin benzer sorunları yaşayanların da olduğunu görmesi kadar onların bu sorunlarla baş etme şekillerinden kendi çözümlerini yaratmaları, karşılıklı yardımlaşmaları ve empati yapabiliyor olmaları çok faydalı olmaktadır.

Diğer önemli bir husus ise yukarıdaki maddelerde belirtildiği gibi depremzedelerin günlük hayatlarını düzene sokmaya çalışmaları çok önemlidir. Beynin fonksiyonları açısından en önemli görevi hayatta kalmamızı sağlamaktır. Bu nedenle beyin devamlı bir radar gibi etraftaki sorunları tarayarak bunlara çözüm üretmeyi denemektedir. Bugün için bilinen beynin içinden günde 40.000 kadar düşünce akıp geçmektedir. Bu düşünceleri kontrol etmeye yönelik yapabileceğimiz en iyi şey, odaklanabildiğimiz birtakım eylemler aktivitelerdir. Stres anlarında BOŞTA KALMAK bazen bir satranç oynamaktan daha çok beyni yorabilir. Bu noktadan hareketle, ev içi ve dışı aktiviteleri, kutu oyunları, değişik yemek tariflerini denemek, sohbet etmek, bitkilerle veya hayvanlarla ilgilenmek gibi eylemler, insanların stres ve kaygıdan uzaklaşmasına ve normalleşmesine katkıda bulunacaktır. 

Bu anlarda en büyük ikilemlerden biri de ne zaman ilaç kullanılması gerektiğidir. Mümkün olduğunca kaygı giderici psikotrop ajanlardan kaçınılması, danışılmadan ilaç kullanılmaması, ileriye dönük bağımlılık sıkıntıları açısından koruyucu olacaktır. Sık tekrarlanan bir hata da benzer afet olaylarında sorunun çözümünü alkol ve benzeri bağımlılık yapan maddelerin kullanımıdır ve bu tür maddelerin kullanımı daha sonra bağımlılık olarak karşımıza çıkabilir.

Yaşanan afetlerde olay bölgesinde olan afetzedeler kadar bütün toplumun ruh sağlığı ileri derecede etkilenmektedir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalarda çocukların deprem sonrası adaptasyon yetenekleri erişkinlere göre daha yüksek olmaktadır.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü şekilde halen öfke, yas, şok ve inkâr döneminden akut stres dönemine geçiş yapmak üzereyiz. Daha sonra gelecek artçı ruh sağlığı depremlerini önleyebilmek adına ilk aşamada yapabileceklerimizi şöyle sıralayabiliriz:
 

Haber molası vermek

Afet görüntülerinin sonsuz tekrarını izlemek stresi şiddetlendirebilir. Haberdar olmak isteseniz dahi -özellikle depremzede yakınlarınız varsa- haber izlemeye ara vermeniz sıkıntınızı azaltabilir.
 

Mümkün olduğunca hayatını kontrol etmeye çalışmak

İşe ya da okula gitmek, yemek yapmak gibi devam ettirebileceğiniz her zamanki uğraşlarınız var hayatınızda. Kendinize sürekli depremi düşünmekten bir mola vermek için bu rutinleri ve programları sürdürmeniz yararlı olacaktır.
 

Sağlıklı davranışlarda bulunmak

Dengeli beslenmeye çalışın, uzun yürüyüşlere çıkmak gibi düzenli egzersiz yapın ve bolca dinlenin. Fiziksel sağlığınızı desteklemek, duygusal, en önemlisi ruhsal sağlığınız için iyidir ve mevcut durum ile başa çıkma yeteneğinizi geliştirebilir.


 

Olumlu bakış açıları yaratmaya çalışmak

Bir deprem veya doğal afet çok büyük zorluklar ve kayıplar getirebilirken, olumlu bir şey bulmaya ve ona odaklanmaya çalışın. Sebat edin ve önünüzdeki zorlu günlerin üstesinden gelme yeteneğinize ve kendinize güvenin.
 

Yardımcı olabilecek bir yol bulmayı deneyin

Yardımcı olmak veya destek olmak isteyenler için çeşitli biçimlerde yardım sağlayabilen birçok organizasyon olay yerinde var olacaktır. Katkıda bulunmak veya gönüllü olmak, bir fark yaratmanıza yardımcı olabilecek olumlu bir eylemdir ve size iyi gelecektir.

 

Umutlu kal

Trajedi yaşamış birçok insan, zorluklara katlanmanın sonucu olarak bir şekilde büyüdüklerini/olgunlaştıklarını fark eder. Zamanla, insanlar kişisel güçlerini ve sorun çözme yeteneklerini keşfedebilir, yaşam için daha büyük bir takdir geliştirebilir.

İyi gelebilecek ibadet, meditasyon ve rahatlama yöntemlerini kullanmak, stres ve kaygınızı azaltmaya yardım edecektir. 

Lösante Hastanesi olarak, bu aşamada psikiyatri, çocuk psikiyatrisi ve klinik psikologlarımızla, depremzede lösemili ailelerimize barınma ve sosyal ihtiyaçlarının yanı sıra destek vermeye çalıştığımız kadar, acil servis, yoğun bakım ve istasyonlarımıza gelen ve/veya polikliniklerimize müracaat eden hastalarımıza diğer tüm sağlık merkezleri gibi destek vermeye devam etmekteyiz.


Son olarak; bundan sonra da böyle afetlerle karşılaşma ihtimali olduğunu göz önüne alıp tüm tecrübelerimizi kayıt altına alarak meslektaşlarımızla paylaşmak, hizmet içi eğitimlerin ve profesyonel destek almanın önemini asla unutmamalıyız.

Tüm dünyanın benzeri afetlerle denenmemesi dileğimizi tekrarlamak isterim…

 

 

 

 

 

 

Bu gönderiyi paylaş