Tuz Tüketiminde Farkındalık

Fazla tuz tüketiminin, başta hipertansiyon olmak üzere, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği gibi kalp hastalıklarına ve vücutta su dengesi bozuklukları, ödem ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklara sebep olduğu, hastaların uzun yıllar izlenebildiği çalışmalarla ortaya konmuştur. Obezite ve mide kanserinin fazla tuz tüketimi ile ilişkili olduğu bilinmektedir.  Tuz alımı arttıkça vücut sıvı dengesini  sağlamak için idrarla atılan kalsiyum miktarı artmakta, kemik erimesi gelişebilmektedir.

Sofra tuzu olarak tükettiğimiz tuzun 1 gr’ında 400 mg sodyum bulunur. Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, obezite ve kanserden  korunmak  ve kemik sağlığını olumsuz etkilememek amacıyla günlük tuz tüketiminin 5 gram ile (2000 mg sodyum) sınırlandırılmasını önermektedir.  Amerikan Gıda  ve İlaç Dairesi (U.S. Food and Drug Administration,FDA)günlük  sodyum tüketiminin 2300 mg’ın altında tutulması gerektiğini bildirirken Amerikan Kalp Birliği ( American Heart Association, AHA ) hergün alınan 1500 mg sodyumun optimal kan basıncı ve vücut sıvı dengesi için yeterli olduğunu belirtmiştir.  İngiltere’de hükümete beslenme konusunda bilimsel danışmanlık yapan konseyin (UK Scientific Advisory Committee on Nutrition ) verilerine göre yaş gruplarına göre alınması gereken tuz miktarları şu şekildedir:

Yaş               Ortalama tuz alımı hedefi (g/gün)

0-6 aylar                           <1 g

7-12 aylar                           1 g

1-3 yaşlar                            2 g

4-6 yaşlar                            3 g

7-10 yaşlar                          5 g

11-14 yaşlar                        6 g

Yetişkinler                           6 g

Önerilen bu değerler hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği  gibi kronik hastalıkları olan hastalarda daha da aşağı seviyelerdedir. Aşırı terleme  gibi vücuttan atılan tuz miktarının arttığı durumlar, günlük tuz tüketimi konusunda göz önünde bulundurulmalıdır. Aşırı tuz kısıtlaması ya da kaybı da sağlık sorunlarına yol açar.

Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tuz tüketimi, sağlıklı bireylerde günlük toplamda ancak bir çay kaşığı olarak belirlenebilecek bu limitlerin oldukça üzerindedir. Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin ilkini 2008 yılında yaptığı, ülke genelini yansıtan “Türk Toplumunda Tuz Tüketimi Çalışması’’ ülkemizdeki tuz tüketiminin aşırılığını gözler önüne sermiştir. Aynı çalışmanın sonuçlarına göre, Sağlık Bakanlığı’nın 2011 yılında başlattığı Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı, 2008’de 18 gr olan ortalama günlük tuz tüketiminin 2012’de 15 gr’a kadar gerilemesini sağlamıştır.

Fazla tuz tüketiminin bu denli hayati sorunlara yol açtığı bilinmekteyken  yeterince önüne geçilememesi geleneksel besin saklama ve pişirme yöntemlerinin yanında fast food tüketiminin de artışına bağlıdır. İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre, dünyanın pekçok ülkesinde de benzer nitelikte olan çeşitli fast food menülerinden, yanlızca bir öğün tüketmekle günlük limitlerin yarısı ile 4 katına kadar değişen oranlarda tuz alınabilmektedir.

Ancak işlem görmemiş olmakla sağlık üzerindeki etkileri değişebilecek olan kaya tuzu gibi tuz çeşitleri de benzer şekilde fazlası sağlığa zararlı sodyum elementi içermektedir.

Sağlıklı bir toplum için günlük ne kadar tuz tükettiğimizin ve fazla tuz tüketiminin yaratacağı sağlık sorunlarının  farkında olmalıyız. Hazır tüketilen gıdalardaki, hazırlanma aşamasında bulunulmayan öğünlerdeki tuz oranları mutlaka göz önünde bulundurmalı  ve tuzluk kullanımından da kaçınılmalıdır. Özellikle çocukların beslenmesinde belirleyici olan kişilerin bu konudaki sorumluluğu katlanarak artmaktadır. Damak tadı gibi beslenme alışkanlıkları da çocukluk çağında edinilmekte, sağlıklı bir yetişkin olmanın temelleri bu dönemde atılmaktadır.

Bu gönderiyi paylaş